
Yüzyıllar Boyu Müzik ve Müzikbilime Değen Hanımelleri...
Türk makam müziği ve halk müziği'nde bestecilikten icracılık
ve müzikbilime kadar bir dizi alanda,
kadın eliyle yaratılmış eserler hayli yekûn tutar. Birçoğu dehâ ve yoğun
emek mahsûlü yüksek sanat ve bilim ürünü eserleri insanlık âlemine armağan
edenlerden bazılarını hatırladığımızda, hanımelleriyle resmedilmiş gönenç
tablosunun ne denli geniş ve renkli olduğu anlaşılır.
Bestekârlık mesleğinin mücevher taşlarından ünlü Evcârâ
peşrev ve saz semâisinin müellifi Dilhayat Kalfa ile Sabâ peşrevinin bestekârı
Reftâr Kalfa'dan başlayarak, bestekâr sıfatıyla şöhret bulmuş ve mûsikî
tarihinin sayfalarını tezyîn etmiş isimlerden başlıcalarını hatırlayalım.
"Ey sabah-ı hüsn-ü ânın âfitâb-ı enveri",
"Nerdesin nerde aceb gamla bırakdın da beni" şarkılarının ve "Yaslı
gittim şen geldim" marşının ölümsüz bestekârı şâire Leylâ (Saz) Hanım;
"Feryâd ki feryâdıma imdâd edecek yok" güftesiyle Tanbûrî Cemil Bey'e
Şehnâz lâhinlerle ilham veren şaire Nigâr (binti Osman) Hanım; "Mâziyi
taşlara nasıl çizmişse denizler" şarkısıyla ölümsüzleşen piyanist Nihal
Erkutun; "Kız sen geldin Çerkeş'den"le Nihâvend, "Bâde-i vuslat içilsin kâse-i
fağfûrdan" şarkısı ile Şedarâbân faslının zirvesine şehbâl açan Tanbûrî
Faize (Ergin) Hanım; benzersiz esini ve dehâ ürünü ölümsüz ezgileriyle "Nev"eser
Mûsikîsi"nin mübdîi piyanist Nev'eser Kökdeş; "Nihâvend Longa"
ile gönüllere taht kuran Kevser Hanım; "Kaçsam bırakıp senden uzak yollara
gitsem" Nihâvend şarkısı ile zerâfet nakışları dokuyan Mehveş Hanım;
"Bir uykuyu cânânla berâber uyuyanlar" Rast'ını imzâlayan ses üstâdı
Râdife Erten, “Ben gamlı hazan, sense bahar, dinle de vazgeç” Hicaz’ıyla
gecikmiş bir aşkı dillendiren Melâhat Pars ve "Akşam oldu hüzünlendim ben
yine" Uşşâk şarkısı ile tesellî arayan âşık gönüllere sular serpeleyen
Semahat Özdenses, makam müziği bestekârları kafilesinin zarif yolcuları olarak
tarihteki yerlerini aldılar.
Yine Tanbûrî Dilhayat Kalfa'dan başlayarak isimlerini
yorumculuklarıyla yücelten nice sâzende hanımelleri, saz icracılığında
hârikalar yarattılar. Armonyumu başında
Leylâ Hanım klârnet İbrahim'le Boğaz'da sayısız mehtap fasıllarında icrây-ı
âhenk eyledi. Tanbûrî Faize Hanım, Kanuni Şeref Hanım, Ûdî Arap Zehrâ Hanım,
Kanuni Naime İspâhi, Kemençevî Hadiye Ötügen,
Tanbûrî Lâika Karabey, Kemençeci- çellist Feyhâ Talay, Tanbûrî-
Kemençevî- bestekâr Gevherhân Osmanoğlu, Kemençevî Fahire Fersan, Kanuni Vecihe
Daryal, Suzinak saz semâisi ve Karadeniz Havası bestekârı Kemânî Enîse Can,
kızkardeşi Piyanist Fulya Akaydın, Tanbûrî Naime Batanay, Piyanist Güniz Akçan,
Kemençevî Mübeccel Çetin (Işınbark),
Kemânî- bestekâr Nursal Ünsal (Canevi) Birtek, Kemânî İlgün Soysev,
Kanuni Hacer (Şenol) Tısoğlu ve radyo halk müziği emisyonlarının demirbaş ismi,
kaşık sanatkârı Nezihe Darga sesler tarihine geçmişten günümüze yıldızlarla
bezeli, emsâlsiz bir samanyolu armağan ettiler.
Özellikle taş plak endüstrisi ve radyo - televizyon
yayıncılığının gelişmesi sürecinde seslerini taş plak, kaset, LP, CD ve
DVD'lerle, arşiv kayıtları ile ölümsüzleştiren nice kadın ses sanatçısı da
gerek şehir makam müziği, gerekse halk müziği alanında bahâ biçilmez örneklerle
müzik dağarını zenginleştirdiler. Lâle Nergis Hanımlar, Denizkızı Eftelya,
Seyyan Hanım, Vedia Rıza (Giz) Hanım, Safiye Aylâ (Targan), Perihan Altındağ
Sözeri, Hamiyet Yüceses, Müzeyyen Senar, Âkîle Artun, Radife Erten, Âfitap
Karacan, Fahriye Caner, Feriha Tunceli, Can Akşit, Mülkiye Toper, Müzehher
Güyer, Mediha Demirkıran, Sâbite Tur Gülerman, Nesrin Sipâhî, Mefharet
Yıldırım, Nevin Demirdöğen, Tülûn Korman, Sevim Tanürek, Sevim Çağlayan, Gönül
Akkor, Güzide Kasacı, Selma Ersöz, Tülin Yakar Çelik, Aylâ Büyükataman,
Yurdagül Eroğlu, İnci Çayırlı, Meral Uğurlu, Sevim Deran, Ayla Gürses, Serap
Mutlu Akbulut, Mediha Şen Sancakoğlu, Handan Kara, Ayşegül Durukan, Melihat
Gülses ve Elif Güreşçi şehir makam müziği dalında; Zehra Bilir, Neriman
Altındağ Tüfekçi, Sehâ Okuş, Cemile Cevher Çiçek, Yıldız Ayhan, Muzaffer Akgün,
Fatma Türkân (Yamacı), Nezahat Bayram, Bedia Akartürk, Hâle Gür, Nursaç
Doğanışık ve Güner Karabacak (Asılyazıcı) Şehir ve köy halk müziği dalında
birbirinden değerli seslendirmeler gerçekleştirdiler.
Yirminci yüzyıla tarihlenen müzikbilim çalışmalarında da 1940'lı yıllardan
başlayarak günümüze uzanan süreçte, yerli ve yabancı uzman isimlerle giderek
zenginleşen bir tablonun ortaya çıktığına tanık oluyoruz.
H. S. Arel tarafından kurulan ve 1948'de yayın hayatına
başlayan Musikî Mecmuası'nın ilk andan itibâren yazarı, yazı işleri müdürü ve
Arel'den sora bir süre imtiyaz sahibi olan, mecmuada yer alan kritikleri,
kuramsal yazıları yanında, "Garplı Gözü İle Türk Musikîsi" kitabının da müellifi Tanbûrî
Lâika Karabey'i alandaki ilk müzikbilimci olarak betimlemek yanlış olmaz.
Sonraki yıllarda özellikle Batı'daki akademik çalışmalar ve araştırmalarda
hatırı sayılır bir yer bulmaya başlayan Türk Müziği üzerindeki çalışmaları,
araştırmaları ve yayınları ile zenginleştiren bir dizi kadın ismi dikkati
çekmeye muvaffak olur. Başta, Âşık Sümmânî ve Âşık Murat Çobanoğlu olmak üzere
"Âşık Mûsikîsi" kitabının müellifi ve
mevlevî müziği, makam müziği
üzerine yaptığı araştırma ve makaleleriyle bilinen Ursula Reinhard,
özellikle müzikbilim tarihi hakkındaki
araştırma ve yayınları ile Prof. Süreyya Agayeva, "Türk Çalgıları"
hakkında bir araştırma gerçekleştiren ve yayınlayan Hedwig Usbeck, "Tanbûrî Cemil Bey'in Peşrevleri"
üzerine kaleme aldığı kitabı ile
Angelika Sieghlink, halk müziği araştırmacısı Prof. İrene Markoff, makam
müziği üzerinde çalışmalarını sürdüren müzikbilimci Prof. Leslie Hall (Toronto), son dönemde Türk müziği üzerinde
nicelik ve nitelik olarak gerçekleştirdiği yayınlarla seçkinleşen Prof. Eugena-
Popescu Judetz ve Ali Ufkî hakkındaki doktora tezi ile Dr. Judith Haug ve Japon
müzikbilim araştırmacısı Dr. Harumi ilk akla gelenlerden.
Ülkemizde de
müzikbilimin akademik boyutta ele alınması çok daha yeni olmasına rağmen,
gerçekleştirdikleri araştırma, uygulama, çalışma ve yayınlarla alana önemli ölçüde katkı sağlayan Prof.
Şehvar Beşiroğlu, Prof. Songül Karahasanoğlu, Prof. Nilgün Doğrusöz Dişiaçık,
Prof. Gülçin Yahya Kaçar, Prof. Gözde Çolakoğlu Sarı, Dr. Fatma Adile Başer, Doç.
Dr. Seher Tetik, Doç. Dr. Mehtap Demir'i zikretmek zevkli bir ödevdir.
Yukarıdan beri kaydedilen isimlerle ülkemiz müzik sanatı ve
müzikbilimine dokunmuş ve dokunmakta olan onlarca hanımelinin, bu alanları ne
denli zenginleştirdiğini, ne denli anlam
ve değer kattığını ortaya koyabilmek, bu yazının sınırlarını kat be kat aşar.
Burada yapılmaya çalışılan, bütün eksiklik ve hatalarına karşın, müziğe ve
müzikbilime dokunan, ona hayat ve devamlılık veren hanımellerini saygıyla
yâdetmek ve mütevâzı minnet duygularını dile getirmekten ibârettir.
Dileyelim, hanımelleri müziğe daima, daha çok dokunsun.
Ruhi Ayangil